24 Ekim 2015 Cumartesi

Gökhan Erarslan'la Söyleşi

Dün yağmurlu bir İstanbul gününde Gökhan Erarslan'la röportaj için buluştuk biraz trafik dolasıyla erkenden yola çıkmış erkenden varmıştım erken gelmem sayesinde Gökhan beyin kendi yazıp yönettiği Market oyununu izleme fırsatı buldum bir hatırlama provası olmasına rağmen oldukça başarılıydı ve benim için çok keyifli olan tiyatro sohbetimiz başladı...

-Gökhan bey röportajımıza kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?

Şuan 34 yaşına girdim 1982 İstanbul doğumluyum 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları ana sanat dalı okudum. Ardından 2010 yılında mezun olduktan sonra İstanbul'a geri döndüm ve profesyonel olarak hem yazarlık hem yönetmenlik maceram başladı.

-Sizde tiyatro ışığını yakan ne oldu?

Ben ilk üniversitem olan Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi(Bülent Ecevit Üniversitesi) orda inşaat bölümünde öğrenim görmekte idim yazmayı çok seven hevesli bir gençtim öyküler şiirler denemeler karalamakta idim ordaki hocalarım bana tiyatro sanatına doğru devam etmem gerektiğini söylediler onların yönlerdirmeleriyle birlikte tiyatroyla tanıştım ve çok sevdim sahneyi çok sevdim sahne arkasını çok sevdim  ve daha fazla eskisinden daha tiyatro oyunu izlemeye tiyatro metni okumaya başladım ardından da bu mesleği icra etme kararının ardından bir akademide eğitim almaya niyet ettim o niyetimin ardındanda soluğu İzmirde aldım.

Peki çevreniz aileniz inşaat mühendisliğinden birden tiyatroya geçmenizi nasıl karşıladı?

Hiç bir olumsuz tepkide bulunmadılar yani bana güvendiler hangi meslekte yada işte olmam gerekiyorsa orda devam etmemi istediler sevdiğim şeyi yapmamı istediler bunun içinde ellerinden geleni yaptılar.

-İstanbul'da doğdunuz İzmir'de öğrenim görmüşsünüz bu iki şehir hakkındaki düşünceleriniz neler?

Emekli olduktan sonra gerçi bizim mesleğin emekliliği yok ama İzmir'e mutlaka geri dönücem ve oraya yerleşicem İzmir'i çok seviyorum dört yılımı geçirdim ve benim için inanılmaz anılarla dolu bir şehir İzmir mezun olduktan sonra çok fazla İzmir'e tekrar gitme şansım olmadı bazen özlüyorum İstanbul'dayken. İstanbul çok haraketli aksiyonu bol çok hızlı yaşanılan bir şehir ve bu açıdan bakarsak İzmir'den biraz farklı İzmir'in dinginliğini sakinliğini özlüyorum fakat yeri geliyor İstanbul'un heyecanına kaptırmadan yapamıyor.

-Peki oyununuz Paşa Paşa Tiyatro yahut Ahmet Vefik Paşa'nın kitabı çıktı bu kitaptan biraz bahsedebilir misiniz?

Paşa Paşa Tiyatro yahut Ahmet Vefik Paşa' yı ben 2010 yılında üniversite son sınıf öğrencisiyken yazdım tez oyunumdu benim öğrencilik sıralarından gelen bir oyunumun yıllar sonra sahnelenmesi çok büyük bu mutluluk gurur kaynağı oldu gecen sezon 2014-2015 sezonunda İstanbul Devlet tiyatrosunda Mutlu Güney rejisiyle sahnelendi ve umarım son oyunum olmaz ve bundan sonrada devam eder umarım devlet tiyatrosunda oyunlar izlemeye devam ederiz sıkıntı yaşamadan.Oyun çok sevildi ilgi gördü pek çok ödül aldı bana pek çok ödül kazandırdı ve ardından Mitos Boyut yayın evi bu oyunu kitaplaştırmayı isteyip istemediğimi sordu bende seve seve kabul ettim ve Yılmaz Oğut'un editorluğunde oyunu kitap olarak yayınladık.

Peki Ahmet Vefik Paşa sizce bürokrasimize devlet adamlarımıza gençlerimize ne gibi örnekler taşıyor?

Ben şöyle ifade ediyim bu topraklarda Ahmet Vefik Paşa gibi siyasetçilerin devlet adamlarının sayısı daha fazla olsaydı bu karanlığı yaşamazdık belkide yani bir devlet adamı olarak çizdiği profil sanata olan desteği tiyatroculara kol kanat germesi yabancı dilden oyun çevirmesi bunları adapte etmesi sahnelemesi tiyatro binası kurması günümüz devlet adamlarına örnek teşkil eden bir şey ama pek göremiyoruz artık böyle şeyleri eğer ki Ahmet Vefik Paşa'nın attığı tohumlar Anadolu'daki yapmış olduğu işler olmasaydı belki oralarda filizlenen tiyatro sevgisini şuan göremezdik iyi ki o zamanlar yapmışlar.

-Peki tiyatroda ve yazarlıkta başarı sırrı sizce nedir?

Bence 3 etmende gizli yetenek şans ve çok çalışmak bu üçü bir araya geldiği zaman başarıda kendiliğinden geliyor.

-Peki şuan ki Türk tiyatrosu hakkındaki görüşleriniz nedir sizce gençlerimizin tiyatroyla daha çok ilgilenmesi için neler yapılabilir?

Tiyatronun her şeyden önce halktan kendini uzaklaştırmaması soyutlamaması fildişi kulelerine çıkmaması lazım ben Paşa Paşa Tiyatro yahut Ahmet Vefik Paşa sahnelenmeden önce devlet tiyatrosunda şöyle bir isteğim olmuştu bu oyunum Anadolu'da turne yapmalıydı ve Anadolu'nun pek çok yerine de gitti bu oyun insanlar orda bu oyunu izlediler çok beğendiler oralardan çok güzel geri dönüşler oldu hiç tanımadığım insanlar bana yazdılar eminim ekipteki arkadaşlarda aynı güzel şeyleri yaşamışlardır.Ben sadece tiyatronun İstanbul'da sınırlı kalmasından veya böyle görülmesinden biraz şikayetçiyim 81 vilayetin hepsine tiyatroyu eriştirmemiz lazım ve bunun için tiyatronun önce sokağa inmesi lazım sokaktan kopmaması lazım elbetteki yenilikçi şeyler olması lazım yeniye aç bir sanat dalı tiyatro fakat daha fazla ilgi görebilmesi için gençler tarafından günümüzü ıskalamadan fakat geçmişi de unutmadan yoluna devam etmeyi bilmeli.

Peki her yazdığınız oyunu yönetme fırsatı bulamamışsınız fakat bazı oyunları da yönete bilmişsiniz bu nasıl bir farklılık sağlıyor yani nasıl bir his kendi oyununuzu yönetmek?

Çok zor çok sıkıntılı bir süreç yazdığım iki oyunu kendim yönettim birisi Gusto tiyatroda Aldatma Sanatına Giriş adlı oyunumdu biride Sadri Alışık Tiyatrosunda Market iki oyunumu şanslı bir biçimde yönetme fırsatım oldu. Ben kendi oyunlarımı yönetme taraftarı değilim başka gözlerden başka perspektiflerden başka pencerelerden izlemeyi daha çok seviyorum kendi oyunları mı prova seven bir yazar değilim aslında ilk provaya katılırım oyunu ben yönetmiyorsam dışarıdan bir kişi tarafından yönetiliyorsa ilk provaya ve son genel provaya katılırım ve çıkan işi görmek benim çok hoşuma gidiyor sürpriz kaçmasın isterim.

-Peki son çalışmanız Cahide Sonku müzikali hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cahide Sonku müzikali bir Tiyatro Keyfi projesi sevgili Kemal Başar yönetti oyunumu geçen sene Paşa Paşa Tiyatroyu yahut Ahmet Vefik Paşada'da oyunumun müziklerini o yapmıştı ve uzun bir aradan sonra Nilufer Açıkalın sahnelere geri döndü bu oyunla çok güzel çok keyifli bir proje oldu bizim açımızdan Kemal Başar beni arayıp Cahide Sonku müzikali yapmak istiyorum ve bunu seninle yapmak istiyorum dediğinde çok sevindim çok mutlu oldum Cahide Sonku Türk Tiyatrosunun ve Türk sinemasının idol isimlerinden bir tanesi hayatıyla yaptıklarıyla yaşamıyla çok tartışılmış o günlerden bugüne gelen bir star bir fenomen Cahide Sonku ve onun hayatını Nilufer hanımın tek kişilik performansıyla sahnede izliyoruz ve 70 dakikalık bir süre zarfında Nilufer hanım cidden sahnede olağanüstü bir oyunculuk gösterisi sunuyor bizlere bu sezon vakit bulan herkezi oyuna ben bekliyorum.

-Peki tiyatromuz doğaçlama geçmişi kültürü yoğun bir tiyatro bu sizi nasıl etkiliyor

Şöyle söyliyim 20. yuzyıl başlarından itibaren batılı anlamda Türk Tiyatrosunun yerleştiğini görüyoruz ve ister istemez bir gelenekte kendini devam ettirmeye çabalarken yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor bu üzücü bir durum aslında yani bizim geleneğimiz evet doğaçlamayı seven tuluat seven bizim halkımız çok sıcak kanlı bir halk aynı zamanda şakacı nüktedan yani Nasreddin Hoca'nın doğup büyüdüğü topraklar bu topraklar hala Karedeniz fıkralarına  güleriz  Ege insanının sıcakkanlığını severiz şaka ya da taklit yapıldığı zaman ya da bir hikaye anlatıldığı zaman oturup dikkatle seyrederiz belki bu gelenek önümüzdeki dönem içerisinde gençler tarafından daha fazla sahiplenilir biraz bunun sıkıntısını çekiyoruz gibi geliyor bana yani eski kuşak elinden geleni yaptı onları yatsıyamayız bir yerden sonra o bayrak yarışı olarak nitelendirilen durumu yeni neslin sahiplenmesi lazım bunu bekliyoruz belkide Türk Tiyatrosunun en azından geleneğe sırtını yaslayan kesimi.

-Son sorum bu sezon hangi oyunları tavsiye ediyorsunuz?

Bu sezon açıkçası ben her sezon başında kendim gideceğim oyunları not ederim şuana kadar bazı oyunları izledim bazı oyunları henüz izleme şansım olmadı kötü ya da iyi yönde yönlendirmek istemem ama benim özellikle gideceğim oyunları sayabilirim Cyrono de Bergerac, Ayaktakımı Arasında, Onikinci Gece,İki Arada bir Yerde. Fosforlu Cevriye, Son Zenne, En Kısa Gecenin Rüyası,Nihayet Bitti,Mezarsız Ölüler,Köprüden Görünüş,Dil Kuşu,Cehennem,Kuşlar var. 




2 yorum:

  1. Röportajınızı yaparken üzerinize giydiğiniz gazeteci edayı benden almışa benziyorsunuz emre bey😊

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil